17 Haziran 2014 Salı

Woody Allen'dan özgün bir senaryo daha Midnight in Paris/ Paris'te Geceyarısı



Nianlısının son derece zengin ve tutucu ailesi ile birlikte Paris'e tatile gitmek zorunda kalan başarısız Hollywood senaryo yazarı Gil Pender Paris'te hayallerinin yolculuğunu gerçekleştirir. Bir farkla gerçekleştirdiği yolculuk Paris'in muhteşem sokaklarına veya inanılmaz müzelerine değil Gil'in hayranlık duyduğu zamanlaradır. Otelde nişanlısının kendi sanatçı kişiliğine hiç uymayan bitmez tükenmez isteklerinden sıkılan Gil geceleri birkaç kadeh içtikten sonra Paris'in arka sokaklarından birinde bindiği faytonla başlar herşey. Fayton aslında onu hep yaşamak istediği zamana 1920lere götüren bir zaman makinesidir. Faytona binerek Jean Cocteau'nun evine partiye giden Gil orada Cole Porter, Josephine Baker, Zelda ve F. Scott Fitzgerald, Ernest Hemingway ve Gertrude Stein gibi çok sevdiği ve hayranı olduğu insanlarla tanışma fırsatına erişir. Gecenin sabahında yine günümüzde uyanır Gil. Ertesi gece tekrar faytona binerek bu kez Pablo Picasso, Salvador Dali ve Luis Buniel ile karşılaşır ve yine aynı sokakta faytona biner Gil. Film çok fazla filme kitaba ve kişiye referans veriyor ve aynı zamanda modernizme ve modernizm algımıza da eleştiriler yapıyor aslında. Senaryo ise Woody Allen'dan beklendiği üzere oldukça orjinal öyle ki en özgün senaryo dalında Oscar ödülünün de sahibi. Film her ne kadar fantastik ve romantik komedi olarak geçse de benim açımdan kendisi Wood Allen'ın sivri dilinden kara mizah dolu bir komedidir. Senaryonun özgünlüğü filmin akışı sizi alıp götüreceğinden filmin sonunda ne yani bitti mi şimdi ne çabuk diyebilirsiniz. İzlerken alacağınız keyif de çabucak bitmesin isteyeceksiniz. Tadı damağınızda kalabilir. İyi seyirler.

Zaman yolculuğunun filmde kullanılan fon müziği sihirli bir faytona ihtiyacınız olmadan hayallerinizdeki zamana yolculuk etmek isterseniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder